Dört Mevsim

Football Manager oynayanlar bilir, takım maçın ilk dakikalarında gol yediği zaman "...... couldn't wish for a worse start!" yazısı parlar ekranda. Son 1 haftada yaşananlardan sonra, gerçekten de bundan daha kötü bir başlangıç olamazdı Galatasaray için. Oyuncular maçın henüz 11. saniyesinde, rakipten sadece 3 kişinin ayağına değen topu kalelerinde gördüler. Maça 1-0 geride başlamak bu olmalıydı! Taraftar susmadı, oyuncular da golden sonra çabuk toparlanmasını bildiler. Harcanan birkaç pozisyondan sonra, Arda'nın golü "cehennemde bir umut" oldu herkese. İlk yarıda 1-1'i yakalamak önemliydi derken, Kewell'ın topu 90 (doksan)'a gönderdiği gol geldi, Football Manager anlatımıyla "That is a special goal! From 30 yards out!" ve ya "From 30 yards out!! A candidate for goal of the season perhaps!", devre 2-1 bitti.
İkinci yarının ilk 25 dakikasında sahada sadece Galatasaray vardı, nitekim 3. gol de geldi. Arda ve Linculn'ün beraber hazırladığı, estetik bir goldü (3-1). Bu golden sonra ciddiyetten uzaklaşan, biraz da yorulan takım kenardan da müdahale gelmeyince oyundan düştü. Top dolaştırmak, oyunu soğutmak, zaman geçirmek yerine işi şova döküp üstüne de gol atmaya çalışınca kalesinde 2 gol birden gördü Galatasaray (3-3). Şaka gibi başlayan maç, şaka gibi devam ediyordu. Taraftar yine susmadı! Dakikalar tükendi, tükendi ve 90'a geldi. Bir gol bekliyordu herkes, belki bir mucize... Bir köşe vuruşu; kadro dışı bırakılacağı söylenen, önceki maçta taraftarın "Yuha"ladığı bir oyuncu ve onun ayağından gelen gol! (4-3) Bu gol bize futbolun ne kadar nankör bir oyun olduğunu, bir golün neleri değiştirebileceğini tekrar gösterdi. Dünün istenmeyeni, bugünün kahramanı, Sabri! (Maçın gerçek kahramanı tabi ki Sabri değil.)Bir kez daha bir Türk takımı Avrupa'da bir maçta 4 mevsimi de yaşattı bize, epik bir galibiyet izledik, sevindik.
Maçta dikkat çeken isimlere gelirsek.
Barış'ın Galatasaray'da şimdiye kadar oynadığı en iyi futbolu oynadığını söyleyebilirim. Topal'ın da sakatlanmasının ardından orta sahadaki yükü artmasına rağmen, inanılmaz koştu, mücadele etti, çok top kazandı, ayağındaki topları olumlu kullanmasını bildi ve az top kaybetti. Peki maçın adamı Barış mıdır? Değildir. (Ancak katkısı çok büyüktür.)
Maçın adamı Arda'dır. Maç Arda sayesinde kazanılmıştır. Takımı saha içinde iten, zorlayan, oynatan ... "Arda Turan oleyy! Arda Turan oleyy! Arda Turan oleeeeeeyy!"
Gelelim "Kaptan"a! İlk maçı için takımı hazırladığı 2 gün içinde taktik olarak takıma bir şey vermesini beklemek yanlış olurdu. Ancak maçın heyecanına kapılıp izlemeye mi daldı bilemem ama durum 3-1'ken oyuncularını sakinleştirmeyi ve oyuncu değiştirmeyi düşünmesi gerekirdi. Maç kazanıldığı için o da şanslı bir başlangıç yaptı diyebiliriz. Bunun dışında takımın inancı, hırsı, mücadelesi ... kusursuza yakındı. İyi gazlamışsın Kaptan!
Ve tarafatar... Söze gerek yok aslında onlar için. Susmadılar, susmadılar, susmadılar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Adın ne?"

Sex is back in rock and roll!

"Taco" demiştik!