BAŞLAYALIM ARTIK...
İlk yazı; hafif heyecan, dolayısıyla da bir kereye mahsus cepten yemenin tam vaktidir.
20 Ağustos-10 Eylül 2007 tarihleri arasında 3 ( kimi günler yeni yol arkadaşlarımızla 15 kişiye de ulaştık ) kişi Akdeniz rotasında gerçekleştidiğimiz Interrail seyahatimizde yaşadığımız 2 özel geceyi, memlekete dönüşte Galatasaray Dergisi'ne yazmış ve Kasım '07 sayısında "Avrupa tanıyor mu?" başlığıyla ( gerçi benim başlığım " Biz hiçbir şey yapmadık " idi ) yayınlanmasının heyecanını, en bedavasından bir forma kapmanın ise "beleşi severim" ini yaşamıştım.
O yazıyı bir hatırlayalım ve başlayalım;
Merhaba Galatasaray Dergisi, Sizlerle birkaç küçük anımı paylaşmak istiyorum. Hani derler ya ''Avrupa Galatasaray'ı tanıyor'' diye; işte onun tecrübelerle ispatıdır yazacaklarım ve yolladığım fotoğraflar.
Tarih 31 Ağustos 2007, Yer Monaco Stade Louis II. Birçok üniversiteli gencin yaşadığı Interrail serüvenini hayal etmiş ve gerçekleştirmiş 5 Galatasaraylı gencin durağı final akşamı Monaco'dur. Monaco tren garına indiklerinde; gidelim de Galatasaray'ımızın 2000'de kupayı kaldırdığı stadı yine bir final akşamı ziyaret edelim ve bir final kalabalığı, ortamı görelim der bu 5 genç...
İlk yarıyı stad kenarındaki yayın arabalarındaki monitörlerden izlerler ve 2.yarı öncesi biraz dinlenmek için şeref tribünü girişinin tam önüne otururlar. Amaç maçın bitişini beklemek ve galip takımın taraftarlarıyla şarkılar söylemek, UEFA'nın ''Life is football others are details'' sloganını doğrulamaktır.
Fakat devre arasında sürpriz bir gelişme olur! Yanlarına stadtan çıkan bir adam gelir ve onlara bir bilet uzatır. Biletn üzerinde '' Honneur A2 ''yazmaktadır. Yani tam önlerindeki tribün, takım elbiseli beylerin doldurduğu tribün... Oraya sadece final kalabalığı görmek için gelen 5 gencin elinde artık bir maç bileti vardır! Hızlı karar verirler, ve şöyle yaparlar; 5 genç sırayla stada girer, herbiri 10'ar dakika maçı izler turnikelere geri döner ve yerine arkadaşını sokar. Yani herkes o final heyecanını 10 dakika da olsa tadar! Maçbiter, maç bittiğinde hepsi içerdedir ve Milan tam önlerinde bizim 7 yıl önce yaptığımız gibi Süper Kupa'yı kaldırır.
Stadtan çıkılır ve aynı yerde önlerinden geçen Milan taraftarlarına ''ForzaMilaaan'' diye laf atarlar onlarla koyu futbol muhabbetlerine dalarlar. Sinyor Teriiim, Buruk Okan, Belozoglu, Sukur isimleri gecer sohbetlerinde. Sonrasında taraftarlarla hatıra fotoğraları çektirirler. O gece kimisi Inzaghi'nin kimisi Kaka'nın golünü görmüş kimisi ise Pirlo'nun araya attığı ince paslarla mest olmuştur. Geceyi bu güzel saniyeleri yaşamanın mutluluğuyla Monaco sahilinde uyku tulumlarının içinde biraz heyecandan biraz soğuktan titreyerek geçirirler.
Sabah Monaco'dan ayrılma vakti geldiğinde yeni bir haber alırlar. 2 Eylül'de Barcelona Camp Nou'da Athletic Bilbao'yu ağırlayacaktır. Rotalarını değiştirirler ve Barcelona'ya gitmeye karar verirler. Maç akşamı bu 5 genç bu sefer Camp Nou önündedirler. Üzerlerinde Galatasaray forması... Fakat yine stada girecek kadar paraları yoktur. Son 5 dakika stad kapıları açılır ve koşa koşa Camp Nou merdivenlerinden çıkarlar. Bu sefer de Ergün'ün sol ayak dışıyla topu kestiği Ümit'in ayak ucuyla dokunduğu ve golü yaptığı kalenin tam arkasında Barcelona-A.Bilbao maçının son 5 dakikasını izlemenin keyfini tadarlar. Maç biter tribünde üzerlerinde Galatasaray formalarıyla fotoğraf çektirirler. Maç sonu Barcelona taraftarları evlerinin yolunu tutarlar ve bu 5 genç stad önünde bu sefer Bilbao'lu taraftarlara rastlarlar. İşte gururlandıkları, heyecandan bir kez daha titredikleri dakikalar burada başlar...
O yazıyı bir hatırlayalım ve başlayalım;
Merhaba Galatasaray Dergisi, Sizlerle birkaç küçük anımı paylaşmak istiyorum. Hani derler ya ''Avrupa Galatasaray'ı tanıyor'' diye; işte onun tecrübelerle ispatıdır yazacaklarım ve yolladığım fotoğraflar.
Tarih 31 Ağustos 2007, Yer Monaco Stade Louis II. Birçok üniversiteli gencin yaşadığı Interrail serüvenini hayal etmiş ve gerçekleştirmiş 5 Galatasaraylı gencin durağı final akşamı Monaco'dur. Monaco tren garına indiklerinde; gidelim de Galatasaray'ımızın 2000'de kupayı kaldırdığı stadı yine bir final akşamı ziyaret edelim ve bir final kalabalığı, ortamı görelim der bu 5 genç...
İlk yarıyı stad kenarındaki yayın arabalarındaki monitörlerden izlerler ve 2.yarı öncesi biraz dinlenmek için şeref tribünü girişinin tam önüne otururlar. Amaç maçın bitişini beklemek ve galip takımın taraftarlarıyla şarkılar söylemek, UEFA'nın ''Life is football others are details'' sloganını doğrulamaktır.
Fakat devre arasında sürpriz bir gelişme olur! Yanlarına stadtan çıkan bir adam gelir ve onlara bir bilet uzatır. Biletn üzerinde '' Honneur A2 ''yazmaktadır. Yani tam önlerindeki tribün, takım elbiseli beylerin doldurduğu tribün... Oraya sadece final kalabalığı görmek için gelen 5 gencin elinde artık bir maç bileti vardır! Hızlı karar verirler, ve şöyle yaparlar; 5 genç sırayla stada girer, herbiri 10'ar dakika maçı izler turnikelere geri döner ve yerine arkadaşını sokar. Yani herkes o final heyecanını 10 dakika da olsa tadar! Maçbiter, maç bittiğinde hepsi içerdedir ve Milan tam önlerinde bizim 7 yıl önce yaptığımız gibi Süper Kupa'yı kaldırır.
Stadtan çıkılır ve aynı yerde önlerinden geçen Milan taraftarlarına ''ForzaMilaaan'' diye laf atarlar onlarla koyu futbol muhabbetlerine dalarlar. Sinyor Teriiim, Buruk Okan, Belozoglu, Sukur isimleri gecer sohbetlerinde. Sonrasında taraftarlarla hatıra fotoğraları çektirirler. O gece kimisi Inzaghi'nin kimisi Kaka'nın golünü görmüş kimisi ise Pirlo'nun araya attığı ince paslarla mest olmuştur. Geceyi bu güzel saniyeleri yaşamanın mutluluğuyla Monaco sahilinde uyku tulumlarının içinde biraz heyecandan biraz soğuktan titreyerek geçirirler.
Sabah Monaco'dan ayrılma vakti geldiğinde yeni bir haber alırlar. 2 Eylül'de Barcelona Camp Nou'da Athletic Bilbao'yu ağırlayacaktır. Rotalarını değiştirirler ve Barcelona'ya gitmeye karar verirler. Maç akşamı bu 5 genç bu sefer Camp Nou önündedirler. Üzerlerinde Galatasaray forması... Fakat yine stada girecek kadar paraları yoktur. Son 5 dakika stad kapıları açılır ve koşa koşa Camp Nou merdivenlerinden çıkarlar. Bu sefer de Ergün'ün sol ayak dışıyla topu kestiği Ümit'in ayak ucuyla dokunduğu ve golü yaptığı kalenin tam arkasında Barcelona-A.Bilbao maçının son 5 dakikasını izlemenin keyfini tadarlar. Maç biter tribünde üzerlerinde Galatasaray formalarıyla fotoğraf çektirirler. Maç sonu Barcelona taraftarları evlerinin yolunu tutarlar ve bu 5 genç stad önünde bu sefer Bilbao'lu taraftarlara rastlarlar. İşte gururlandıkları, heyecandan bir kez daha titredikleri dakikalar burada başlar...
Stadın ana girişinin önüne geldiğimizde 4-5 tane Bilbao'lu taraftara rastladık. Üzerimizdeki formayı ilk bakışta tanıyan Bilbaolular bizi görür görmez bir tezahürata başladılar! Tezahürat İspanyolcaydı ve içinde ''Turquia''geçiyordu. Bu tezahüratı bitirdiler ve yenisine başladılar...
'' Laylara lay lay laaaaaaayyy Galatasaraaaaayyyy ''
'' Laylara lay lay laaaaaaayyy Galatasaraaaaayyyy ''
Farklı bir melodiyle söylüyorlardı, o anda o taraftarların bu jestleri karşısında gözlerim yaşardı Galatasaraylılığımın verdiği gururdan! Biz de haykırdık İspanyol dostlarımızla birlikte Galatasaraaaay diye..!
Fakat biz hiç bir şey yapmamıştık! Üzerimizdeki formanın rengi yetti gözlerimi yaşartan bu jestleri için. Biz hiç bir şey yapmamıştık dedim ya, sanıyorum Galatasaray yapması gerekeni yapmış seneler önce. Biz Galatasaray taraftarlarına da sadece İspanyol dostlarına eşlik etmek kalmıştı.
Teşekkürler Galatasaray! Bizlere bizim mabedimizde bir çok kez sevinç gözyaşları döktürmüştün, ama orada, o mabette bir kez daha gözlerimiz yaşardı senin büyüklüğünle...
Adını büyük başarılarla tüm dünyaya duyurmaya devam, biz tribündeki formalılarher zaman arkandayız..!
Saygılar, iyi çalışmalar.
Mustafa ÖZDEMİR
İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencisi
Yorumlar
erdinc