Kayıtlar

Şubat, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Fenerbahçe klasiği...

Bu akşam yine bir Fenerbahçe klasiği izledik. Teoride (sezon başından beri) kendisinden beklenen ama gerçekte beklenilmeyen bir performans daha sergilediler. Son olarak 4-1'lik Galatasaray maçında futbol oynamayı düşünmüşlerdi. Maçın başından sonuna kadar koşan, basan, mücadele eden uzun süredir ortalarda gözükmeyen bir takım vardı sahada. Taktik sene başından beri yerden yere vurulan tek santraforlu Aragones taktiğiydi. Her ne kadar hafta içi antrenmanlarda çift forvet çalışıldığı söylense de Aragones eski köye yeni adet getirmekten son anda vazgeçti. Taktiğe rağmen farkı yaratan ise yine oyuncular oldu. Lugano ve Gökhan'ın her zamanki oyunlarına diğer oyuncular da katılınca, özellikle Emre orta sahayı çok iyi kontrol edince, sahanın tek hakimi Fenerbahçe oldu. Sivasspor'un ne oynamaya çalıştığını anlamak zordu. Herkesin topun peşinden koştuğu bir mahalle takımı gibiydiler. Çok pas hatası yapıp, çok top kaybettiler. Deplasmanda 2 kez öne geçmelerine rağmen, skoru 2 daki

Dört Mevsim

Resim
Football Manager oynayanlar bilir, takım maçın ilk dakikalarında gol yediği zaman "...... couldn't wish for a worse start!" yazısı parlar ekranda. Son 1 haftada yaşananlardan sonra, gerçekten de bundan daha kötü bir başlangıç olamazdı Galatasaray için. Oyuncular maçın henüz 11. saniyesinde, rakipten sadece 3 kişinin ayağına değen topu kalelerinde gördüler. Maça 1-0 geride başlamak bu olmalıydı! Taraftar susmadı, oyuncular da golden sonra çabuk toparlanmasını bildiler. Harcanan birkaç pozisyondan sonra, Arda'nın golü "cehennemde bir umut" oldu herkese. İlk yarıda 1-1'i yakalamak önemliydi derken, Kewell'ın topu 90 (doksan)'a gönderdiği gol geldi, Football Manager anlatımıyla "That is a special goal! From 30 yards out!" ve ya "From 30 yards out!! A candidate for goal of the season perhaps!", devre 2-1 bitti. İkinci yarının ilk 25 dakikasında sahada sadece Galatasaray vardı, nitekim 3. gol de geldi. Arda ve Linculn'ün bera

Sofuoğulları

Resim
Sakarya şehir merkezinin dışarıya açılan en eski yolu üzerinde bir TEK yokuşu vardır. Bu yokuş sayesinde şehire hızlı girer ama yavaş çıkarsınız. TEK yokuşundan yavaş yavaş çıkarken sağ tarafta Sofuoğlu ailesine ait bir motosiklet dükkanı göze çarpar. Evet, tahmin ettiğiniz Sofuoğlu ailesi! Bu aile cocuklarına adamıştır kendini. Ne yazık ki en büyük acılarını da çocukları yüzünden yaşamışlardır. Bahattin, Sinan ve Kenan kardeşlerin en büyük sevdasıdır motosikletler. Büyük zorluklarla katıldıkları yarışlar, alınan dereceler ve sonrasında kazanılan şampiyonluklar. Herşey yoluna girmek üzereyken talihsiz kazalar sonucunda kaybedilen iki hayat; Bahattin (2002), Sinan (2008). Abilerinin yolundan ilerleryen en küçük kardeş Kenan ise 2007'de Dünya Supersport Sampiyonu olup, abilerinden farklı olarak en büyük mutluluğu yaşatır ailesine. (Yanlış anlaşılmasın abileri de mutlu etmiştir, ama kanımca en büyük mutluluk budur.) Yazıldığı ve ya okunduğu gibi kolay gelmemiştir ancak bu şampiyonluk

Auf Wiedersehen Skibbe!

Resim

Skibbe!

...Adnan Polat'ı bile ağlattın ya Skibbe, helal olsun sana! Skibbe 3-5-2' den memnun kalmış olacak ki, Kocaeli maçına da sistemi bozmadan başladı. Kocaeli'nin 3-5 pasla pozisyon bulması yalnız Skibbenin gözüne batmadı. Sabri'yi sol açıkta oynatmak yalnız Skibbe'nin aklına geldi. Bu takımı bu kadar kötü yalnız Skibbe oynattı. Yenilgiye yalnız Skibbe kılıf aradı. Bu yenilgiyi yalnız Skibbe hazmedebilmeyi düşündü. Bu maçı geçip, seyirciyi Bordeaux maçına yalnız Skibbe çağırabilirdi. Adnan Polat'ı yalnız Skibbe ağlattı. Yeter.

Vergi Haftası

Bu hafta Vergi Haftasıymış. Basında ve yayında sıkça rastlıyoruz bilgilendirici ilanlara ve yazılara. Hafta sonu oynanan lig maçlarında da takımlar sahaya "Vergi Haftası" ile ilgili yazılarla çıktılar. Nedense Vergi Dairesi'nin futbolu reklam aracı olarak kullanması, daha doğrusu futbol takımlarının vergi haftasında "Vergi" temalı pankartlarla sahaya çıkmaları pek inandırıcı gelmedi bana. Bundan birkaç sene önce büyük rakamlar karşılığında transfer ettikleri oyunculara asgari ücret ödediğini beyan eden bu takımlar değil miydi? Ben mi yanlış hatırlıyorum yoksa?

Inter vs. Man Utd

Resim
Büyük merakla beklenen şampiyonlar ligi maçı öncesinde Inter ve Man Utd teknik adamlarından inciler. Jose takımının durumundan memnun olacak ki; "It's a match that comes at an ideal time for us from a psychological and physical point of view. It should be a pleasure to play a match like this so we have to face it calmly, without any particu lar pressure." der. Sir ise rakibi ciddiye aldığını çok güzel bir cümleyle ifade eder. Çoğu kez olduğu gibi efendidir. Haddini bilir. Jose'nin Chelsea sevdası hakkında da yorum yapar. “In all honesty, I would have preferred meeting a different side.” “I got on well with Jose and when he left Chelsea it was a big loss to the English game.” “Would I like to see him back? Yes, but he had better hurry up because I don’t have much time left!” “Jose has suggested himself that he wants to come back to England – and I for one would definitely welcome him back. Maybe he will end up back at Chelsea, you never know. I enjoyed watching his int

BAŞLAYALIM ARTIK...

Resim
İlk yazı; hafif heyecan, dolayısıyla da bir kereye mahsus cepten yemenin tam vaktidir. 20 Ağustos-10 Eylül 2007 tarihleri arasında 3 ( kimi günler yeni yol arkadaşlarımızla 15 kişiye de ulaştık ) kişi Akdeniz rotasında gerçekleştidiğimiz Interrail seyahatimizde yaşadığımız 2 özel geceyi, memlekete dönüşte Galatasaray Dergisi'ne yazmış ve Kasım '07 sayısında "Avrupa tanıyor mu?" başlığıyla ( gerçi benim başlığım " Biz hiçbir şey yapmadık " idi ) yayınlanmasının heyecanını, en bedavasından bir forma kapmanın ise "beleşi severim" ini yaşamıştım. O yazıyı bir hatırlayalım ve başlayalım; Merhaba Galatasaray Dergisi, Sizlerle birkaç küçük anımı paylaşmak istiyorum. Hani derler ya ''Avrupa Galatasaray'ı tanıyor'' diye; işte onun tecrübelerle ispatıdır yazacaklarım ve yolladığım fotoğraflar. Tarih 31 Ağustos 2007, Yer Monaco Stade Louis II. Birçok üniversiteli gencin yaşadığı Interrail serüvenini hayal etmiş ve gerçekleştirmiş 5 Galatas

Bordeaux (0) - Galatasaray (0)

Skibbe'nin çıkardığı kadro ve oynattığı sistem eğer Galatasaray'ın mağlubiyetine yol açsaydı çok ağır bir eleştiri bombardımanına tutulacaktı. Belki sadece biz değil, yönetim de ağır bir şekilde eleştirecekti ve dönüşte Skibbe'yi Almanya semalarına salıvereceklerdi! Açık konuşmak gerekirse, bu maça hazır olmayan bir Kewell ve 3-5-2 ile çıkmanın intihar olacağını ben de düşünüyordum. Çok duyarız "Bu aslında 180 dakikalık bir maç" sözünü,ancak bu maç 90 dakikada biteceğe benziyordu. Skibbe'nin amacının orta sahayı kalabalık tutmak ve ileride top tutabilmek oldugu anlaşılıyordu ancak kanatları çok iyi kullanan ve ikişer kanatla oyanayan bir takıma karşı bu sistemle sahaya çıkmak ipleri rakip takıma vermekten başka bir şey değildi. Maçı özetleyecek olursak. Zaman zaman her iki takım da etkili oldu, birkaç tartışmalı karar olsa da hakemler maçı iyi idare etti denilebilir. Sisteme alışık olmayan Galatasaray oyuncuları biraz şanslarının yardımıyla biraz da hırslarıy

L.A.Clippers 100 - Suns 140

Resim
Dün gece (17.02.2009) NBA de yapılan maçlarda L.A.Clippers (100) @ Phoenix Suns (140) maçının skoru oldukça dikkatimi çekti. Phoenix maçları genelde bol skorlu geçmesine rağmen bu sezon ilk kez 140 sayı atıyorlar. Box Score açılana kadar tahminler yürüttüm, "Barbosa yağdırmıştır 3 lükleri, Nahs ve diğerleri de 1 er 2 şer atmışlardır, Shaq da MVP olduktan sonra gaza gelmiştir, Amare zaten her türlü katkı yapıyor, Phoenix şaha mı kalkacak acaba...", ancak tahminlerimde oldukça yanılmışım. Phoenix sadece 4 tane 3 sayılık basket atarak rakip potaya 140 sayı bırakmış. Bu çok şaşırtıcı, şaşırtıcı oldugu kadar da Phoenix'in mevcut potansiyelini düzgün kullanması adına doğru bir olay. Karşılarındaki rakip Clippers bile olsa içerden oynamaları olumlu bir hareket. Bu maçın playoffları zorlayan Phoenix için bir serinin başlangıcı olmasını diler, Phoenix'in Houston veya Dallas'tan birini saf dışı etmesini beklerim. Rengimi de böylelikle belli ederim!

Goal.com

Resim
Futbol ile ilgilenenlerin en çok takip ettiği sitelerin başında gelir goal.com. Birkaç gündür "Yeni Goal.com geliyor!", "Coming Soon: The All New Goal.com" başlıklarıyla duyurdukları yenileme işlemi, en azından sitenin arayüzü için tamamlanmış gibi gözüküyor. Yenilemenin tamamı ise aylar alabilirmiş! Şimdilik sadece estetik kısmına yorum yapacak olursak, bence eskisinden pek farkı olmayan bir tasarım olmuş. Seçilen renkler ve şablon eskisi gibi karışık ve anlaşılmaz. Anasayfa çok kalabalık tutuluyor, üstelik kalabalığı oluşturan blokların çoğu gereksiz. Sitenin canlı skor kısmı da görünüm olarak eski iç karartıcılığını koruyor. Herhangi bir değişim gözlemlemedim. Koyu griye devam... Olmamış! Geliştiğini düşündüğüm tek özellik menubarlar. Eskisinden daha hedefe yönelik ve başarılı tasarlanmış. Herşey estetik değildir tabi ki. İlerleyen aylarda siteye eklenecek özellikler saydığım eksiklikleri kompanse edecek türden. Goal.com'u takip etmeye devam edeceğiz !

Kimler Geldi Kimler Geçti

Resim
Geçtiğimiz günlerde FM 2009' da genç yetenek avına çıktım. Yıl 2023 olduğundan tanıdık isimler kalmıyor veri tabanında. Bu yüzden çok zaman alabilecek araştırmalar yapmak gerekiyor. Ülke ülke dolaşırken Romanya geldi aklıma. Kaç sezondur bir Hagi, Moldovan, İlie, Popescu çıkaramayan Romanya! 2023'te de kimse yoktu. "Kısmet değilmiş" dedim. Gelecek vadeden birini bulsam ne olacaktı zaten. Aklıma hemen Bratu, Petre, Tamas, Lutu... geldi. Bulundular da ne oldu! Genç yetenek araştırmama son verip bu insanlar acaba ne yapıyor şimdi diye bir araştırdım. İçlerinde en iyi durumda olan Ovidiu Petre'ydi. Steaua' da ve son zamanlarda Romanya Milli Takımı'nda gayet istikrarlı sayılabilecek bir performans gösteriyor. Galatasaray'a karşı oynadığında herkes izledi zaten kendisini. Bratu; Nantes, Dinamo Bükreş, Valenciennes arasında mekik dokuyup son olarak Dinamo Bükreş'te yerleşik hayata geçmiş gözüküyor. Yerleşik hayat Bratu' yu olumlu etkilemiş olsa g

"Shankly Lives Forever"

Resim
"Some people believe football is a matter of life and death, I am very disappointed with that attitude. I can assure you it is much, much more important than that."

Galatasaray'a ne oluyor?

Resim
Galatasaray yönetimi itici gözükmek adına herşeyi yapıyor son günlerde. Takım 4 4lük oyun oynamış sadece hakemler yüzünden onca puan kaybedilmiş havasındalar. Her şeye itiraz, anlaşılmaz bildiriler, kanıtsız iddialar, garip tehditler derken kulübü Türkiye ile bütünleştirerek olayın kapsamını iyice genişlettiler. Lakin bu süre içerisinde oynadığı maçlarda Galatasaray lehine verilen adil olmayan kararların sayısı da azımsanamayacak kadar fazla. Bu kadar büyük bir kulübe yakışmayacak küçüklükte davranışlar bunlar. Galatasaray yönetiminin bu süre içinde taraftar gibi davranarak, gerçek taraftarı kışkırtması da işin başka bir boyutu. Normal bir süreçte, hakem kararlarına isyan eden taraftarları yatıştırması gereken yönetimlerdir. Sn. Adnan Polat'ın ipleri tamamen eline alması gereken bir zamanda kulüpte bu kadar çok farklı insandan ses çıkması başkanın kendi otoritesini de zedelemektedir. Futbolcular ise bu dönemde hangi kulüpte hocalık yaptığını hala anlayamayan bir teknik direktör ile